Mustafa
Yıldız, KOÜ Tıp Fak, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD
Öğretim Üyesi, Kocaeli, 11/05/2019
Tolerans sözcüğü Türkçeye 1924’te Fransızcadan geçmiş olup tahammül anlamında
kullanılmaktadır. Latince kaldırmak, taşımak, tartmak anlamındaki tolerare sözcüğünden köken almıştır.
Başkalarının
davranış, düşünce ve değer yargılarının saygıyla karşılanması ve toplumsal
açıdan kabul edilebilir bulunması hoşgörü
(tolerance) olarak nitelenir. Toplumsal
hoşgörü (social tolerance) olarak da bilinen bu kavramın benimsenmesiyle birey
ve topluluklar farklı olanlara saygı duymakla kalmaz aynı zamanda onların kendilerini
ifade etmesine olanak tanır. Özgür ifadenin savunuculuğu toplumsal hoşgörü
içinde olumlu bir tutum olarak ele alınır. Birey ya da toplum her zaman
farklılıkları onaylamak durumunda değildir. Farklı olan kişi, olay, nesne ya da
duruma katlanma söz konusudur. Olumlu ve olumsuz çağrışımlarıyla bu tutumları Türkçede
hoşgörü ve katlanım sözcükleri karşılar. İkinci durum aynı zamanda sıkıntılı,
zorlu, ağrılı, sancılı, istenmedik durumlara katlanma yetisi olarak da ele
alınır. Bireylerin engeller karşısında gösterdiği katlanma gücü engellenme katlanımı (tolerance of frustration), yaşadığı
kaygı ve endişe karşısında gösterdiği katlanma gücü kaygı katlanımı (tolerance of anxiety), belirsizlik karşısında gösterdiği
katlanma gücü belirsizlik katlanımı (tolerance
of uncertainty) olarak nitelenir.
Toplumbilim ve
ruhbilimde hoşgörü ya da katlanım olarak karşılık bulan tolerans sözcüğünün tıptaki uygulamalarda farklı bir karşılığa
gereksinimi olduğunu düşünüyorum.
İlaçların tedavi
edici etkisi genellikle uygun doz aralıklarında aynı şekilde gerçekleşir. Ancak
kimi durumda ilacın etkisine bedenin verdiği tepkide değişiklik olur, dokuların
ilaca duyarlığı giderek azalır ve ilacın etkisi zayıflamaya başlar. Burada
ilacın etkisi karşısında beden dokularında nerdeyse ilaca karşı bir duyarsızlık
oluşmakta, aynı etkiyi sürdürmek için daha fazla ilaca gereksinim doğmaktadır. İlaç
dozu olağan sınırın üstüne çıkmaya, artmaya, katlanmaya başladığı için bu
durumu ilaç katlancı (drug tolerance)
olarak nitelemek uygun olacaktır. İlaç katlancı kimi zaman hızlı (akut) kimi
zaman da uzun bir kullanımdan sonra (süreğen, kronik) ortaya çıkabilir (ivedi katlanç / acute tolerance, süreğen katlanç
/ chronic tolerance).
İlaç ya da alkol ve
madde kullanımlarında hızlı ya da yavaş katlanç gelişimi yanında bir de çapraz katlanç (cross tolerance)
gelişimi söz konusudur. Burada bir ilacın ya da maddenin düzenli kullanımı
sonucunda aynı aileden başka bir ilaç ya da maddeye katlanç gelişimi olur. Örneğin
süreğen eroin kullanımı sonucunda diğer opiyatlara katlanç gelişir.
Süreğen kullanımda ilaç
ya da maddenin beden tarafından giderek daha hızlı sindirilmesi (metabolize edilmesi)
sonucu gelişen katlanç sindirimsel katlanç
(metabolic tolerance) olarak adlandırılır. Bu tür katlanç ilaç-tüketen
katlanç (drug-dispositional
tolerance) olarak da bilinir. Bu durumda ilaç ya da madde bedenden hızlı
bir şekilde atılmaktadır.
Süreğen ilaç
kullanımında ilacın dokulara etkisinin giderek azalması, dokuların ilaca karşı
duyarlığında azalmanın olması edinilmiş katlanç
(acquired tolerance), ilaç kaynaklı katlanç
(pharmacodynamic tolerance) olarak da
nitelenir. Örneğin barbitüratların böylesi bir etkisi vardır.
İlacın yineleyen
uygulamalarında bedensel duyarlığın artması durumu ters katlanç (reverse tolerance) olarak nitelenir. Amfetamin
kullanımında ender de olsa görülür.
İlacın istenmeyen
etkilerinin ortaya çıkabileceği doz düzeyini belirtmek için katlanç düzeyi (tolerance level) terimi
kullanılır.
KAYNAKLAR
1.
Campbell RJ (2009) Campbell’s Psychiatric Dictionary. Oxford
University Press, Oxford.
2.
Nişanyan S (2010) Sözlerin Soyağacı. Çağdaş Türkçenin
Etimolojik Sözlüğü. Everest Yayınları, İstanbul.
3.
Reber AS, Allen R, Reber ES (2009) Penguin Dictionary of
Psychology. Penguin Books, London.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder